Natura Siberica’nın her bir ürününün kalbinde, Baltık Denizi’ndeki Estonya adası Saaremaa’da bulunan sertifikalı organik çiftliğimizde yetiştirilen güçlü ve etkili yabani bitkiler ve çiçekler yer alır.
Estonya, Baltık Denizi ve Finlandiya Körfezi ile çevrili, Avrupa’nın doğusunda yer alan büyüleyici bir ülkedir. 1.500’den fazla adaya ev sahipliği yapar ve en büyüğü, 1.000 mil kareyi aşkın yüzölçümüyle Saaremaa Adasıdır. Bu ada; kayalık sahilleri, kadim ormanları ve berrak gölleriyle göz kamaştırıcı bir doğaya sahiptir.
Saaremaa’nın kireç bakımından zengin toprakları ve iklimi, adayı benzersiz bir floraya ve faunaya kavuşturur. Yüzyıllık sedir ağaçlarının gölgesinde, nadir orkideler ve görkemli manolyalar özgürce büyür.
2014 yılında, Estonya'da bulunan nadir bitki türlerini yetiştirmek üzere, Pihtla köyü yakınlarında ilk organik çiftliğimizi kurduk. Bu çiftlik, 16. yüzyıldan kalma Tolluste Malikânesi arazisinde, 5 hektardan fazla bir alanı kaplar.
Bu bölgeyi özellikle seçmemizin sebebi, Saaremaa’da yetişen bitkilerin sert rüzgârlar, kar, buz ve sıcaklık dalgalanmalarıyla mücadele ederek benzersiz koruyucu özellikler geliştirmesidir. Bu doğal savunma mekanizmaları, cilt bakım ürünlerimizde olağanüstü etkiler yaratır.
Örneğin, Snow Cladonia -50°C’de bile yeşil kalabilir ve karla kaplıyken büyümeye devam eder. Bir başka örnek olan Altay Yaban Mersini (Oblepikha), Kuzey Yarımküre’de en yüksek C vitamini ve polifenol içeriğine sahip bitkidir; portakaldan tam 15 kat daha fazla C vitamini barındırır!
Malikânenin çevresinde yer alan büyüleyici parkta asırlık meşe, elma, söğüt, ceviz ve ardıç ağaçları bulunur. Bu alanların yanı sıra çevredeki tarlalarda da bitkilerimizi yetiştiriyoruz.
İlk olarak mavi kantaron, papatya, kadife çiçeği ve beyaz ballıbaba ektik ve 2016 yazında ilk hasadımızı gerçekleştirdik.
Bunlara ek olarak, Estonyalı yerel halkın yardımıyla –ki çoğu yılın diğer dönemlerinde balıkçıdır– devlet koruması altındaki ormanlarda Mayıs’tan Ekim’e kadar doğada kendiliğinden yetişen bitki ve meyveleri topluyoruz. Bu süreç, Estonya Çevre Ajansı'nın sıkı denetimi altında gerçekleşir.
Bu şekilde hasat ettiğimiz doğal bitkiler arasında: sarı kantaron, ısırgan otu, çuha çiçeği, İzlanda likeni, dağ gülü, turna yemişi, çam iğneleri, eğrelti otu, menekşe, böğürtlen ve yaban çileği yaprakları gibi pek çok tür yer alır.
Topladığımız bu bitkiler, geleneksel 16. yüzyıl taş binalarda, saman çatılar altında, doğal yöntemlerle kurutulur.
Peki, Natura Siberica ürünlerini bu kadar özel kılan nedir?
2016 yılından bu yana, Tolluste çiftliğimizde üretilen tüm bitki özleri, Almanya merkezli BDIH derneği tarafından verilen COSMOS Organic sertifikasına sahiptir.
Bitkilerin elle, geleneksel yöntemlerle toplanması uzun ve zahmetli bir süreçtir; fakat bu sayede bitkilerin sahip olduğu vitaminler, besin maddeleri, özler ve yağlar en saf ve en etkili haliyle korunmuş olur.
Vahşi doğadan el ile hasat uluslararası standartlarla sıkı şekilde denetlenir. Bu kadim gelenek; binlerce yıldır atalarımızın yaptığı gibi doğadan şifa toplama prensibine dayanır.
Ancak bu iş, sadece bitkiyi koparıp sepete atmakla olmaz! Hasat zamanı, bitkinin en yüksek besin ve biyolojik aktif madde seviyesine ulaştığı döneme denk getirilmelidir.
Ayrıca, doğaya zarar verilmemesi için aşırı toplanmaması şarttır. Örneğin; yapraklar her yıl toplanabilirken, köklerin toplanması iki-üç yılda bir yapılmalı; bazı bitkiler içinse beş yıl beklemek gerekebilir.
Toplanan bitkiler, mümkün olan en kısa sürede kurutulmalı ya da uçucu yağ çıkarımı gibi yöntemlerle işlenmelidir. Aksi halde, örneğin sepette birkaç saat bekletilen otlar kendi kendine ısınıp içlerindeki vitaminleri yok edebilir.
Natura Siberica ürünleri şunları içermez: